Atatürkçü Düşünce Topluluğu

Sivas Kongresi'nin 103'üncü yılı

Sivas Kongresi'nin 103'üncü yılı

Ya istiklal, ya ölüm

4 Eylül günü toplanan kongre, Mustafa Kemal Paşa’nın Mondros Mütarekesi’nden sonra gelişen olayları özetlediği açış konuşmasıyla başlamıştır. Ardından Kongre heyetince başkanlık seçimine geçilmiş, Mustafa Kemal Paşa ittifakla kongre başkanlığına getirilmiştir. Dönemin şartları göz önüne alındığında bu kongrede pek çok şey konuşulmuş ve tartışılmıştır. Bu konuları üç ana başlık altında toplamak mümkündür. Birincisi Kongrenin içyapısı ve çalışma yöntemiyle ilgili olanlar, ikincisi dış siyasetle ilgili konular, üçüncüsü ise ülkenin iç durumuyla ilgili olan konulardır.

Kongre’de gündeme geçilmeden önce temsilcilerin yapacakları yemin metni görüşülmüştür. Buna göre delegeler hilâfete, saltanata, İslâmiyet’e, devlete, millete ve memlekete hizmet edeceklerine, kongrenin müzakeresi süresince politikayla uğraşmayacaklarına, İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin ihyasına çalışmayacaklarına dair yemin ettikten sonra gündeme geçilmiştir.

5 Eylül günü padişaha ve Türk milletine hitaben iki ayrı beyanname yayınlanmıştır. Bu beyannamelerin nahiye ve köylere kadar duyurulmasının gerekli olduğu üzerinde önemle durulmuş ve kongre heyeti bu hareketle, daha ilk günden itibaren millet adına hareket ettiğini, onun meşru haklarının koruyucusu ve yöneticisi olduğunu kamuoyuna açıkça göstermiştir. 7 Eylül 1919 Pazar günü, Erzurum Kongresi’nde kabul edilen esaslar ve tüzük maddeleri birer birer okunmuş, bazı maddeler aynen ve bazı maddeler genel niteliğe sokulup değiştirilerek kabul edilmiştir. 8/9 Eylül’de manda konusu, Amerikan mandası çerçevesinde görüşülmüş, uzun tartışmalara sebep olmuştur. 8 Eylül’de İsmail Hami Bey, 25 kişinin imzasıyla kongreye Amerikan mandasının kabul edilmesini isteyen bir önerge sunmuştur. Kongreye katılanlardan bir kısmı mandayı savunurken bir kısmı da karşı çıkmıştır. Sonuç olarak Rauf Bey’in Amerikan Senatosu’na bir tahkik heyeti gönderilmesi hususunda yazı yazılması teklifiyle sorun halledilmiştir. 10 Eylül 1919 Çarşamba günü de Ali Fuat Paşa Umum Kuva‐yı Milliye Komutanlığı’na atanmış, mali konular görüşülmüş ve kurulacak teşkilatın maddi ihtiyaçları üzerinde durularak, İrade‐i Milliye gazetesinin çıkarılmasına karar verilmiştir. 11 Eylül 1919 Perşembe günü ise Heyet‐i Temsiliye oluşturulmuştur. Erzurum Kongresi tarafından seçilmiş olan Heyet-i Temsiliye, Sivas Kongresi ile görev ve yetkileri bakımından büyük değişikliklere uğratılmış, memleketin diğer bölgelerinden seçilen üyelerle vatanın bütününü içerisine alacak şekilde güçlendirilmiştir. Böylece Osmanlı hükümetinin herhangi bir dış baskı karşısında dağılması halinde Heyet-i Temsiliye, derhal saltanat ve hilâfet makamının ve milletin varlığını korumak için geçici bir yönetimle görevi üzerine alabilecektir. Ayrıca kendisine tanınan geniş askerî yetkilerle de, Türk milleti adına Millî Mücadele hareketini teşkilatlandırma görevini üstlenmiştir. Kongre, Anadolu’da ve Rumeli’de kurulmuş olan bütün millî cemiyetleri, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirerek, tek bir cemiyet haline dönüştürmüştür.

Sivas Kongresi, aldığı kararları millete ve bütün dünyaya duyurmak üzere 11 Eylül 1919’da bir beyanname yayımlayarak çalışmalarını tamamlamıştır. Erzurum Kongresi Beyannamesi’nin değiştirilmesiyle oluşan beyannamede özetle şu esaslara yer veriliyordu:

1. Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918’deki sınır içinde kalan ve ezici çoğunluğu Müslüman olan Osmanlı ülkesi toprakları birbirinden ayrılmaz ve hiçbir bahane ile bölünmez bir bütündür. Osmanlı ülkesinde yaşayan bütün Müslümanlar birbirlerine karşı saygı ve fedakârlık duygularıyla dolu, ırkî ve içtimaî haklarına ve mahallî şartlarına riayetkâr öz kardeştirler.

2. Osmanlı toplumunun bütünlüğü ve millî bağımsızlığımızın sağlanması, yüce hilâfet ve saltanat makamının korunması için Kuva-yı Milliyeyi amil ve irade-i milliyeyi hâkim kılmak esastır.

3. Osmanlı ülkesinin herhangi bir bölgesine karşı yapılacak saldırı ve işgale bilhassa vatanımız dâhilinde bağımsız Rum ve Ermeni devletleri kurulmasına karşı Aydın, Manisa ve Balıkesir cephelerindeki Millî Mücadele gibi birlik içinde müdafaa ve direniş esası kabul edilmiştir.

4. Öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız bütün gayrimüslim unsurların her türlü hakları tamamıyla korunduğundan bu unsurlara siyasî hâkimiyetimizi ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilmesi kabul edilmeyecektir.

5. Osmanlı hükümeti, dış baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk etmek zorunda kaldığı takdirde hilâfet ve saltanat makamıyla vatan ve milletin korunmasını ve bütünlüğünü sağlayacak her türlü tedbir ve kararlar alınmıştır.

6. İtilaf devletlerinden 30 Ekim 1918’deki sınırlarımız içinde kalan, ezici Müslüman çoğunluğunun yaşadığı, kültürel ve medenî üstünlüğün Müslümanlara ait olduğu ülkemizi taksim etme düşüncesinden tamamen vazgeçmelerini, bu topraklar üzerindeki tarihî, coğrafî, siyasî ve dinî haklarımıza riayet etmelerini, buna aykırı girişimleri terk ederek hak ve adalete dayanan bir karara varmalarını beklemekteyiz.

7. Devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak şartıyla 6. maddede belirtilen sınırlar içinde milliyet esaslarına saygı gösteren ve memleketimize karşı istila emeli beslemeyen herhangi bir devletin fennî, sınaî ve iktisadî yardımını memnuniyetle karşılarız.

8. Milletlerin kendi kaderlerini bizzat tayin ettiği bu tarihî devirde merkezî hükümetimizin de millî iradeye tâbi olması zaruridir. Çünkü millî iradeye dayanmayan bir hükümetin aldığı keyfî ve şahsî kararlara milletçe uyulmadığı gibi dışarıda da itibar edilmediği ve edilemeyeceği şimdiye kadar yaşanan olaylardan anlaşılmıştır. Bu sebeple merkezî hükümetimizin hemen millî meclisi toplaması, millet ve memleketin geleceği hakkında alınacak bütün kararları meclis denetimine sunması zorunludur.

9. Tamamen millî vicdandan doğan ve aynı amaç için kurulan bütün millî cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir. Bu cemiyet her türlü particilik akımlarından ve şahsî ihtiraslardan tamamen arınmıştır. Bütün Müslüman yurttaşlarımız bu cemiyetin tabii üyesidir.

10. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin 4 Eylül 1919’da Sivas’ta toplanan genel kongresi tarafından kutsal gayeyi izlemek ve genel teşkilâtı yönetmek için bir Heyet-i Temsiliye seçilmiş ve köylerden il merkezlerine kadar bütün millî kuruluşlar birleştirilmiştir.

Sivas Kongresi 4 Eylül KonyaTeknikÜniversitesi_ADT KTÜN_Atatürkçü Düşünce Topluluğu